22 Şubat 2010 Pazartesi

23 şubat

22 Şubat'ı 23 Şubat'a bağlayan gece,yazmak nasıldır diye yazdım.
Kalakalmış bir sekilde salonda oturuyorum. Karşı'ya bakıyorum.
Kelimelerin altındaki niyeti düşünüyorum.Hepsinde var mı ki? .Bazen sadece dökülüverir mi, kötü gibi duyulsa da aslında iyi bir niyetle mi çıkmıştır?

3 harfi düşünüyorum, az önce kollarındaydım.
Düşünüyorum, gene de. Bu düşünme yeni cıktı, sadece varlık olarak düşünme..
Durgun bir düşünme. Kurgusuz. Sadece anları kafada gecirmek, geri alma adeta ve sessiz şekilde yaşama bir saat önceyi zihninde...Hissi güzel.

Belirsizlik hoşuma gidiyor, hersey belli olsa, keyifli olmazdı, bir yanım
süresiz sonsuz yanyanalık istiyor, ancak şu anki hissi kaybetmeden..Of sıkıldım yanımdakinden demeden, o ve ben ve karında kelebelek, gözlerde ışıltı, kokusunu dah da derinden koklamak.. Novo'da Banu'yu şoke eden açıklamam ne kadar dogru, budur bak gör var birşey diyip gerisini açıklayamamam.

Alındım bugün. Lafa bak, alınmak, almak, alınmak, neden?
Yanlış kelime seçiminden mi, niyeti anlamamaktan mı?

Hem özgür, hem belirsiz, hem de aynı heyecanı isteyip, aslında neyin ne oldugunu bildiğim hep yan yanalıktan canım cekip, hep yan yanalıkta sıkıcılık olacağı düşüncesi ve bunu besleyen, ya beni sevmiyorsa düşüncesi, aynı hislerde olalım diliyorum.

Filmi beğenmek, onu güldürmek, dağılmış saçları, tavrı...Begeniyorum seni 3 harf.

Merak ediyorum en korktugun şeyi,yanlış yaparsın, yanlış yapmışsın diyişini seviyorum.

Güven hissi var, nedensiz.

Sahilde yürürken koluna girmek istedim. Yapmadım. Sen yap istedim.

İlk fırsatta diyelim.
Diyin siz, ben yatıyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder