18 Şubat 2010 Perşembe

19 şubat

Her zaman sevdiğimiz işler ve kişilerle çevrili olamıyoruz..bunu kabul etmek lazım..gerceğinbir ğarcası olarak yapmak durumundayız, olmak durumundayız.
evimize gelip kapı pencere sıkı sıkı kapatıp kendi dünyamızda oldugumuzda cok mutlu oluyorsak, bunun da her an degişebilir oldugunu da kabul edebilirsek işte o zaman tamamdır.


çoğu insanın olayları kendi güvensizlikleri süzgecinden görüp sana da ona göre yorumları yaptgını
kendinle cok iyi sot olup bunlardan az etkilenmen gerekitiginin yazıları olan bir kitabın olsa,
piyasada olanlardan farkı olur..gerceklikten kopmadan "gercek" cogunlugun gercek dediği, o gerceği yaşamaya çalışmak..
Kendi dünyanı oluşturma yolunda ben olmamıs ama her nasılsa bencil olabilmiş cogunlukla kollektif takılabilmek..

aksam oldu..
aglıyorum..halamın kaderine mi aglıyorum, kaderim bu diye yazmıs olmasına mı? bilmiyorum. Hangi yürekle tiyatro gelicem, iyi ki bilet yok diyen babaanneme mi, üzgün olmak ve için acıması tam bu sekil birsey, yaslar akarken gözünün kenarını yakıyor, bogazın dolu, nefes alısın kesik kesik, zaman yavaslıyor..ve sen sadece aglıyorsun, yapabilecegin hiç bir sey yok.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder