5 Ocak 2010 Salı

361

5 Ocak 2010

Kurumsal yerler, kalabalık ofisler ve aslında denk geldik dediğimiz birçok şey aslında denk gelinmiyor,belki de diyim de, bundan sonra yazacaklarımdan dolayı, bana beyaz gömleğimi güzelce giydirip,kendi etrafımda 360 derece döndürüp, doğruca bakırköy'e gönderilmeyeyim. Aile dizimi mantıgında burda bir hayat paylaşarak, yaşarken mi çözülüyoruz? dersiniz.

Bu sabah,yasadıgım bir olay ile kafamda birçok sey çözüldü gibi oldu. Kaç zamandır bir arakdaşımın ellerine bakıp, amcamın kızının ellerine benzetiyorum, onda gördüğüm olumlu duygular ve olumsuz duygular birebir aynı, biri delice yüzerken diğeri off road'cu, aslında iyi ama bir okadar da hırs belirtileri hakim. Tam anlayamadım ve çözmedim, çünkü iş ilşkim dışında uzağında durmaktayım, bunun en başlıca nedeni de, Didem tecrübem. Dünya üzerindeki iki farklı ancak fiziksel olarakda benzerlik gösteren bu insanların yaptıkları ve benim onları kesişim kümesi olmam, tesadüf mü?

Sevgili Burak Evren case'i ağzından bile, kaçırarak beni eşindeki inatçıklıkla karşılaştırması, Ayşegül'e 3 yasındaki kızı muamelesi yapıp, aslında Ayşegül'de olmayan ancak, bir iki heyecanlı hareketini baz alıp, yargısız infazlar yapılması.
Halam!a bakan kişilerden bize fiziksel olarak benzeyenlere daha çok güveniyor hissinde olmam, babamı fiziksel olarak andıran kişiye kapılmam, gibi.

Birde fiziksel benzemeyeyip, his, algı olarak sende iz bırakıp, evet bir anda sevdim dediklerim hatta ilk görüşte aşık olduklarımın sihirini henüz çözemedim. Şarkız sözlerini yazısşından ruhunu çözdüğüm belki gündelik yaşamda hiç memnum olmayacağım, bir şahsiyeti hep rüyamda görmem.

Beynimiz gün içinde herseyin seçmeden istisnasız herseyin resmin çekiyor, sonra da bunlar rüyada tuhaf hikayelerde yer alıyor, bilincaltı filan da yok, gibi bir açıklama ne rahatlatıcı. Hiç birşey kayıtlara geçmiyor. Nam'ı değer off the record!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder