20 Nisan 2010 Salı

20Nisan"Acıbadem"

Bu öğlen, hasta ziyaretine gittim.


Hersey yolundaydı, ta ki, kastanenin kapısından girene kadar, Acıbadem’in asansör!ünü görünce zihnim bana bir oyun oynadı, yaşlar içinde kaldım.

Tazelendi tüm acım. Beynim sana sesleniyorum, neyi nereye nasıl kaydediyorsun ve bir anda salıveriyorsun, görünce mi, olmayan bir his geliyor, aynı tazeliği ile. Dedim ki, cansız binaların anlamı sadece orada yasadıgımız anılarla var.

Hala dedim, çıkınca, ormana dogru, etrafımda verdiğim degeri göremeyenlerin akıllarını okurken, içlerini anlama cabası gösterip, görünmeyene inanırken, beni duyar mısın acaba dedim? Her bokun telepatisi yerli yersiz oluyor da sana nasıl ulaşamayyım. O an insan büyü istiyor, sihir istiyor, filmlerde oldugu gibi, bir özüm

Sesi yankılansın istiyor ki, allahtan güneş gözlüklerim var ki, gözlerimi saklayabiliyorum.

Sanatçı kesim bundan mı hep gözlüklü, ruhlarını anladıgımız gözleri beyinleri hep hassas, yaşlar aklamaya hazır olduğu için.

Ziyaretim, iyi geçti, hastamız cok iyi gözüküyordu, rengi, durusu ve gözleri.

Arada bir yere daldıgında sunu sezdim, yerine yenileri konsa da, kendinden bir parcanın gitmesi, meditasyonda zihnimizde yaptıgımız gibi yok edip geri getirmekle aynı mı? Bilemeyiz, bize olmadı ona oldu. Ahkam kesmek manasız.

Seni Seviyorum, Ulduz annesi, Nevval Teyze, seni de çok seviyorum, Nevval kızı Ulduz!
Seni Seviyorum Hala!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder