11 Mayıs 2010 Salı

Denize dökülen cümleler..

Evden sakince cıktım. Hızlıca yürüdüm ve vardım. Elimde tuttugum tüm kagıtları attım, atsanda kagıt oldugu için şöyle okkalı bir cupadank düşmüyr, havada kalıp kendine göre bir hızla tahmin etmediğin bir noktada denizin üzerinde kalıyor, yazılar akıyor ve gidiyor.




Aklıma 99 yılı, Mark’ın bana aldıgı kocaman kamlumbagı takdime dişi geldi, insna sevgisine tam istediği tavrı bulamayınca demek ki objeleri mektupları denize atma hissine kapılıyor.



Benim ilk defa oldu, bir kez de evine gidip, salonun ortasında atmıştım yazılı maktupları ama bana yazılanları atmıştım. Kendi eserimi daha önce denize hiç dökmemiştim.



Neyse Mark bana kızıp, sana aldıgım kambumlagı ya hemen gel al, ya da denize atıyorum demişti, hızlıca cıkıp Bebek kıyısından almıstım dev kaplumbagı. Şimde ne o kaplumbağa var ne de Mark.



İyilik yap denize at.

Sev, inan denize at.

Yaz çiz hisset, denize at.

Hissettiklerin için sevin, keyfine var cünkü yasıyorsun, bu kısım ne mutlu..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder