Hayatımızdaki tek net ve fakat zmanlaması belli olmayan olacağı bir gün net olan, yaşamdan net bir kavramdır ölüm. Yaşamdır aslında, derler ya, yaşadıkca ölürsün. Heyecanlı bir cümle. Yaşadıklarına sevindiğin, yaşadıkların kalbini attırdığı, gözlerinden yaş akıttığı, gülmekten dişlerini saydırttığın, ilham verdiğin sürece güzel ölürsün.
Bana ölümü yazdıran son günlerde yaşadıklarım. Son günlerde öldüklerim de diyebiliriz. Her zaman işe gittiğim yolda bomba patladı. Kimse ölmedi, bir kişi bacağını kaybetti, bu sabah uyanıp yataktan çıkarken bacaklarıma baktım. Orda olmalarına bir gün öncekinden daha çok şükrettim. Ölebilirdik dedik, dün bir arkadasımla tüyler diken diken olmuş, herzaman geçtiğimiz yoldan geçerken geriye doğru yollar bulup, olandan bitenden kendimizi kurtarmaya çalışırken.
Sonrasında bir haber aldım. Bir ölüm haberi..

Fonda iskoç müziği çalıyor, yanında eşi, el eleler, ve çocuklar yatagının basında, camnda alabildiğince yeşillik görünmekte, sanki dünya her zamankinden daha sessiz ve saygılı, muzik yeşilde kaybolurken bir o kadar da net, o sırada gözler kapanıyor, tam da son bir kadeh şarap yudumlanmışken... Geride kalanlar ise, doğayla bütünleşip sessizleşiyorlar, kendi kadehlerinde kalan şimdilik son yudum ama onunla içilen gerçek son bir yudumla..Nur içinde olsun, külleriyle var olsun.