28 Ekim 2010 Perşembe

yagmur hayattır.

tüm gün ıslanıp kurayarak metrodan inen fransız tipli esmer kız, kendi kendine mırıldandıgını sanarken etraf ona öyle bir baktı ki, avaz avaz bağardıgını farketti o an. anlamı buldum, kendinden vazgecip, kendini başkasının hizmetine sokmak ve onun için ve baskası için birseyler yaptıgını görmek ve hayata gecirmektir diyordu.

tuhaftı, aklında da metrodayken son 3 hafta içinde rastladıgı en begendiği ikinci yönetmene 3 kez rastlaması idi, kendine söz verdi, bir kez daha rastaldıgında, yönetmene göre ilk görüş ona göre dördüncü, gelecek filmde rol lamak istediğini söyleyecekti, bu karara nerden vardın diye bu soru gelirse de hissiyat, diye cevap verecekti.

uzun zamandır aradıgı anlamı kendine yarattıgı yeni hayatının ilk günlerinde tanımlayıp tarif edemese de hissettiği ve kafa sesinin avaz avaz bir tonda hayata duyuldugunu hissettiği anda mutluydu.

ilk gördüğü taksiye bindi ve evinin yolunun tuttu.

1 yorum: